yalan söylemek ve hırsızlık yapmak
naskah drama 9 orang tentang kehidupan remaja. gündelik hayatınızda kendi aleyhinize olacak durumlarda bile ara sıra yalan söyleyin. ve izin verin karşınızdakiler çözsünler yalan söylediğinizi ve yaptıklarınıza anlam veremesinler. yalan söylemenin gerekli olduğu durumlarda ise doğru söyleyin ama arada bir kem küm edin, konuda açıklıklar falan bırakın. onlar size inanmasınlar. rahatsınız. siz doğru söylediniz ama karşınızdaki inanmadı.. ilişkilerinizi olabildigince yalan soylemeye ihtiyac duyulmayacak genişlikte kurun. boylelikle yalan soylemek istediginiz zaman ince detaylarla ugraşmayin. "müsait değildim" gibi göreceli şeyler işinizi görsün. en iyi yalan basit yalandır. soylediginiz yalan ne kadar buyukse o kadar cok kisi inanirbkz adolf hitleryalnizca korkaklar yalan soylerbkz writersoylediginiz yalana once kendiniz inanmalisinizbkz anonim bir italyan atasozu sole der yalan soyleyeceksen kisa olsun her kim ki karşısındaki kişiyi yalan söylemediğine inandırmak istiyorsa cümlelerinin içinde vala billa,yemin billah,ekmek kuran çarpsın gibi kelimeler kullanmamalı,bu inandırıcı olmaktan çok yalan olduğunu ortaya detaylara çok girip rapor vermemek lazımdır çünkü yine her kim ki yalan söylemiyorum diyorsa bilin ki o yalan güzeli başınızdan atın, bastırısı denilen bi olay size soru sormadan ,bağrınmadan siz ona bağrının sorular sorun çok eski defterleri açıp karıştırın,zeytinyağı gibi üste çıkın ki o ne diyeceğini unutsun siz de yalan söylememiş olun. yalan soylerken kesinlikle ana yalaninizi kucuk baska yalanlarla cevreleyin. hatta bu cevreleyici yalanlardan birisi ile karsidakinin baglantisi olduguna inandirin onubu ortak tanidiginiz birisinin varligi olabilir mesela ve dikkatini bu noktaya cekin. kendi hafizasini o an baska bir seyle mesgul etmekte olan karsi taraf farkina varmadan esas noktadan uzaklasmis olacaktir. eger bu soktan cabuk kurtulursa hemen esas yalani yapistirin ve cevreleyen yalanlarla olan baglantisindan bahsedin ana yalanin. bu iliski zincirini kafasinda oturtmaya calisan kurban kendi ile alakali olan yalana yeniden saplanacaktir ve en sonunda vazgececektir sizin yalan soylediginiz olsun bir kere daha yirttiniz. yalanlariniz ortaya ciksa bile altta kalmayin, kendinizi bir $ekilde hakli cikarin hatta kar$inizdaki ki$iyi suclayin. yeterince zekiyseniz o ki$i kendini suclu hissedip sizin adiniza uzulebilir. ayrica suratina bakarak yalan solediginiz ki$inin en azindan sizin kadar zeki olabilecegini unutmayin, ufak atin bir yalaniniz ortaya cikti diye ozur dileyip olayi kapatmayin, bir kac tane daha sallayin buyuklu kucuklu o zaman belki engelleyemiyormu$ gibi falan gorunup kurtarabilirsiniz en ho$ degil mi? "...yazan george costanza" diye devam eden eserin adi. yalancılıkta altın kural, atılan palavranın gerçekliğine! kendini kaptırabilmektir. şunu aklınızdan çıkarmayın ki kurban %30 oranda söylediklerinize, %70 gözlerinizin içine bakar. dolayısıyla gözleriniz yalan söylüyorsa -ki bu en başarısız durumdur- sizin de mumunuz yatsıya kadar yanacaktır. soğukkanlı olun, kurbanınız delil sunsa bile inkar edin. altın kuralı hatırlayıp silkelenin, sizin söylediğiniz tamamen gerçek! söylediğiniz yalanı küçük ek yalanlarla süsleyin, daha mantıklı ve akla yatkın hale gelmesini sağlayın. bunu yaparken dozunu aşmamaya da özen olarak kanıtlanmış bir yalancılık belirtisi burun kaşımaktır. bkz 9450306çoğu insan yalan söylerken farkında olmadan elini burnuna dokundurur. bu istemdışı bir harekettir. ancak doğruluğu defalarca kanıtlanmıştır. vücut dilinden az çok anlayan bir kişiye yalan söylüyorsanız bunu gözardı etmeyin, sakın ola elinizi burnunuza yaklaştırmayın. bahsi geçen konu üzerine hazırlanmış belgeseli izledikten sonra ben de gözlem yaptım ve doğru olduğunu gördüm."sana yalan borcum mu var!?" gibi gazlayıcı bir cümle ve/veya "inanmıyorsan git x'e sor, y'ye sor" gibi kendinden emin olduğunu ifade eden yardımcı cümlecikler bazen işe yarasa da garantisi yoktur, gider de x kişisine sorarsa çuvallarsınız, yapmayın. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
İNDİR Muhterem Kardeşlerim bu gün Dinimiz İslam’ın Sakınılmasını İstediği Davranışlar konulu bir sohbet yapmak istiyorum. Dinimizde Söylemek ve Hile Yapmak 2. Gıybet ve İftira 3. Hırsızlık 4. Haset Etmek 5. Alay Etmek 6. Büyüklenmek Kibir 7. Kötü Zanda Bulunmak 8. Başkalarının Kusurlarını Araştırmak 9. Anne, Baba ve Büyüklere Saygısızlık Gibi başlıklarla ele alıp sonunda Kötü Davranışlar Karşısında neden Duyarsız Kalmamamız gerektiği ni belirtmeye çalışacağız. Muhterem kardeşlerim Ayet ve hadisler işiğinde bu maddeleri hep beraber inceleyelim. Söylemek ve Hile Yapmak Yalan, gerçeğin karşıtı, kişinin doğruluktan ve dürüstlükten ayrılması, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermesi demektir. Hile ise, aldatma ve sahtekârlık anlamlarına gelir. Örneğin hasta olmadığı halde hastaymış gibi davranmak, bilmediği soruyu, kopya çekerek cevaplamak, ürünlerin içine sahte ve kalitesiz maddeler karıştırmak, gibi şeyler hiledir. Yalan söyleyen ve hile yapan kişinin onur ve saygınlığı zedelenir. Böyle bir insanın çevresiyle barışık, sağlıklı ve özgüven içerisinde yaşaması mümkün değildir. Sürekli yalan söyleyen ve insanları aldatan kişinin toplumda saygın bir yerinin olması düşünülemez. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيدًا “Ey İman edenler! Allahtan Korkun ve doğru söz söyleyin.”[1] Bir başka ayeti Kerimede ....... وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ “Yalan sözden kaçının.”[2] buyurmuştur. Peygamberimiz de; إِنَّ الصَّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الجَنَّةِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ ليصْدُقُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاً ، وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً » “Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk doğrucu diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya fücûr sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı kezzâb diye yazılır.”[3] buyurmuştur. Bireyler arasında güven duygusunu ortadan kaldıran yalan ve hile; aileleri parçalayan, komşuluk ilişkilerini engelleyen toplumsal bir hastalıktır. Adaletin gerçekleşmesi için gerekli olan şahitlik kurumu, yalan yere yapılan şahitlikle zedelenir ve haklı ile haksızın ayırt edilmesi önlenir. Haklı hakkını alamaz, suçlu da cezalandırılamaz. Bu gibi durumlar toplumda huzursuzlukları artırdığı gibi, birçok suçsuz insanın da sıkıntıya düşmesine neden olur. Yalancı küçük bir çıkar için, başkalarına yalan söyleyerek onları aldatır. Böylece hem kendi onur ve saygınlığını zedeler hem de başkalarına zarar vermiş olur. Yalan söyleyen kişi kendisine olan saygı ve güvenini yitirir. İçinde gizlediği gerçek, sürekli onu rahatsız eder. Değerli Kardeşlerim insan neden yalan söyler elbette ki Yalan söylemenin çeşitli nedenleri vardır. Bazı yalancılar bir çıkar sağlamak veya birilerini korumak için yalan söylerler. Bazıları ise övünmek veya önemli olduklarını anlatmak için yalan söylerler. Özü sözü doğru olan, inancının gereğini yerine getiren insanlar toplum tarafından sevilirler. Yalancılar ise toplumun huzurunu kaçırırlar. Toplumda güven duygusunun zedelemesine neden oldukları için hiç kimse tarafından sevilip sayılmazlar. Yalan yere yemin etmek ise yalana Allah-ı şahit göstermek olduğundan çok daha büyük bir günahtır. İslam’ın kurallarına uymak isteyen bir kişi kesinlikle yalanın ve hilenin her çeşidinden uzak durmalıdır. Kendisi ve yakınlarının zararına bile olsa hiçbir zaman doğruluktan ayrılmamalıdır. Doğruluğun ödülünün mutlaka Allah tarafından verileceğine inanmalıdır. Aile yaşamında, ticarette, memurlukta, idarecilikte, devlet ve ulus hizmetinde, kısacası toplumun her kesiminde insanların birbirlerine karşı doğru ve dürüst olması herkes için bir görevdir. İnsanlar arasında güvensizlik meydana getirecek bir davranış olan yalan ve hileden kaçınmalı ve uzak durmalıyız. Kardeşlerim Sakınılması gereken diğerbir manevi hastalık 2. Gıybet ve İftira Dinimize göre bir kimsenin, yüzüne karşı söylendiği takdirde üzüleceği eksik ve ayıp taraflarını arkasından konuşmak demek olan gıybet ve dedikodu çok kötü bir davranış olarak nitelendirilmiştir. Arkasından konuşulan kimse hakkında söylenenler doğru ise bu gıybet, eğer doğru değilse bu iftira olur. Kur’an-ı Kerimde; يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلاَ تَجَسَّسُوا وَلاَ يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ تَوَّابٌ رَحِيمٌ “Ey iman edenler! Birbiriniz hakkında, yersiz zanda bulunmaktan kaçının. Çünkü bazı zan ve şüphe vardır ki, günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Hayır, siz ondan iğrenirsiniz! Öyleyse adam çekiştirmekten de, öylece iğrenin ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul eden ve acıyandır.”[4] buyurulmuştur. Çekiştirme, başkalarında yanlışlık ve eksiklikler arama alışkanlığıdır. İnsanların vücutlarında, elbiselerinde ve diğer özelliklerindeki eksiklerin alay konusu yapılmasıdır. Bazı insanlar kendilerinde bulunan kusurlara bakmadan başkalarının yanlış ve eksikliklerini araştırmayı alışkanlık edinirler. Böyle insanlar özel yaşamlarında da başarılı olamazlar. Çünkü gıybet, insanı diğer insanların gözünde küçük düşürür, insanlar arasındaki sevgi ve saygı ortamını bozar ve toplumdaki güveni zedeler. Gıybet, büyük bir ahlaksızlıktır. Zararı sadece gıybet yapana dokunmaz, bütün toplumu etkiler. Küskünlüklere sebep olur. İnsanlar birbirine düşman olur. Gıybet edilenin arkasından söylenen sözler onu inciteceği gibi, bu sözleri işitenler de onun hakkında doğru ya da yalan olduğunu araştırmadan kötü bir kanıya sahip olacaklardır. Böylece zincirleme olarak toplumda kötü izlenim yaygınlaşacaktır. Kafalar karışacak ve insanların birbirlerine olan bağlılıkları azalacaktır. İnsanlar diğer kardeşlerinin iyiliklerini anlatmalı, kötü alışkanlıklarını görmemeye çalışmalıdır. Kendi üstünlüklerinin başkalarını kötülemekle kanıtlanacağını zannedenler yanılırlar. Çünkü başkalarının kusurları bize hiç bir üstünlük kazandırmaz. Kendini övmek de aslında olgun insanın yapacağı bir iş değildir. Bunu bir de başkalarını kötüleyip yaparak daha da çirkin bir davranış içerisine girmiş oluruz. İftira, bir kimsenin işlemediği bir suçu işlemiş gibi göstermek, onu yalan ve haksız yere, kötü bir nitelikle vasıflandırmaktır. İftira insanlıkla bağdaşmayan çirkin bir huydur. Bir kimsenin onur ve saygınlığıyla oynamaktır. İnsanı çevresindekilere karşı küçük düşürdüğü gibi, çoğu zaman insanların haksız yere cezalandırılmalarına neden olduğu için adaleti zedeler. Bu açıdan iftira dinimize göre zulüm ve haksızlığın en büyüğü sayılmıştır. Namuslu insanlara ve özellikle kadınlara iftirada bulunmak büyük bir günah sayılmış ve kesinlikle yasaklanmıştır. Kerim kitabımızda Yüce Allah iftira hakkında şöyle buyurmuştur; وَمَنْ يَكْسِبْ خَطِيئَةً اَوْ اِثْمًا ثُمَّ يَرْمِ بِهِ بَرِيئًا فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُبِينًا “Ama kim bir hata yapar ve günah işler de sonra onu suçsuz bir kimsenin üstüne atarsa, elbette o kimse bir iftira suçunu ve apaçık bir günahı da sırtına yüklenmiş olur.”[5] Kardeşlerim Başkalarını kötülemek suretiyle hiç bir yarar sağlanamaz. Böyle kötü huylu kimselere güvenilmez. İnsan, başkalarını kötüleyerek yücelemez. Aslında böyle kişiler kendilerini kötülemiş olurlar. Diğer insanların gözünde güvenilmez duruma düşerler. İftira bir kere insanlar arasında yayılınca bir daha onun doğru olup olmadığı zor anlaşılır. Böylece namuslu ve onurlu insanlar hakkında başkalarının içinde bir kuşku uyanır. Bu şüphenin izi kolay- kolay silinmez. Bunun için iftira insanın onur ve saygınlığına saldırı sayılmıştır. İftira insanların birbirlerini sevmesini, karşılıklı güveni engelleyen çirkin bir davranıştır. Bize düşen başkalarını kötüleyerek, bir şey elde etmeye kalkışmamak, iftira yoluyla zulüm ve haksızlığa yol açmamaktır. İnsanların onur ve haysiyetini zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınmalı, doğruluktan ayrılmamalıyız. Kardeşlerim İslam’ın Sakınılmasını İstediği Davranışlar bir diğeri de 3. Hırsızlık Hırsızlık insan onurunu ayaklar altına alan çok kötü bir davranıştır. Bu yüzden bütün dinler, birinin başkasına ait bir eşyayı gizlice kendi üzerine almasını büyük bir günah ve büyük bir suç saymıştır. İlâhi dinlerin önemli yasalarından biri çalmamaktır. Bir kimsenin kamuya ait malları kendi zimmetine geçirmesi, bir çocuğun babasının cebinden habersiz para alması, bir öğrencinin arkadaşına ait bir eşyayı bilerek kendi çantasına koyması birer hırsızlık örnekleridir. Güçlü karaktere sahip olan insanlar, asla hırsızlık yapmazlar. Aynı şekilde Allaha ve ahiret gününe inanan biri, başkasına ait bir mala el uzatamaz. Çünkü hırsızlık yaparken kimse görmese bile Allahın onu gördüğünü ve bu kötü işten dolayı hesaba çekileceğini bilir. Peygamberimiz, ona tabi olmaya gelen insanlardan hırsızlık yapma da dahil olmak üzere bir çok kötülükten uzak duracaklarına dair söz alırdı. Bu konuda Kerim Kitabımızda Allahın emri vardır يَآاَيُّهَا النَّبِىُّ اِذَا جَآءَ كَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى اَنْ لاَ يُشْرِكْنَ بِاللهِ شَيْئًا وَلاَ يَسْرِقْنَ وَلاَ يَزْنِينَ وَلاَ يَقْتُلْنَ اَوْلاَدَهُنَّ وَلاَ يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ اَيْدِيهِنَّ وَاَرْجُلِهِنَّ وَلاَ يَعْصِينَكَ فِى مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللهَ اِنَّ اللهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ “ Ey peygamber! Mü’min kadınlar ne zaman sana gelip, bundan böyle Allah’tan başka hiç birşeye ilahlık yakıştırmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, çocuklarını öldürmeyeceklerini, başkasının çocuğunu sahiplenerek kendi kocasına isnat etmemek ve sana iyi işler işlemekte, karşı gelmemek üzere, bağlılıklarını bildirirlerse, onların bağlılık taahhütlerini kabul et ve Allah’tan, onların günahlarının bağışlanmasını dile. Çünkü Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.”[6] Değerli müminler Yoksulluk, insanları hırsızlığa yönlendiren en büyük etkendir. Bu yüzden, yoksul duruma düşmemek için çok çalışmalıyız. Diğer yandan zengin olan insanlar, yoksul olan kimselere yardım elini uzatmalı, onların hırsızlığa mecbur olmalarını önlemelidir. İslam dini, açlık ve aşırı yoksulluk sebebi olmaksızın büyük paralar veya kıymetli eşyalar çalan hırsızlar için çok ağır cezalar koymuş, onları caydırmak istemiştir. Ancak bu ceza, açlıktan dolayı örneğin bir ekmek vb gibi şeyler çalanlara uygulanmaz. Böyle durumlarda İslam dini hırsızı değil, onu bu kötü işe bulaşmasına sebep olan varlıklı insanları sorumlu tutar. Çünkü onlar kendi fakirlerini sahiplenip, onlara yardım elini uzatmış olsalardı, onlar böyle bir suçu işlemeyecekti. Bir arkadaşının kalem veya silgisini çalan bir öğrenci çoğunlukla kendini o da benim şu eşyamı çalmıştı şeklinde savunmaktadır. Bu kesinlikle geçerli bir sebep değildir. Yapılan bir hırsızlığın karşılığı yine hırsızlık olamaz. Böyle yapıldığı zaman hırsızlık olayları daha da yaygınlaşır ve bu durum güven ortamını tehdit ettiğinden hepimiz rahatsız olur ve üzülürüz. Ne olursa olsun, hırsızlık gibi bir suçla adımıza gölge düşürmemeli, bu kötü huyun bizde yer edinmemesi için, hırsızlığın panzehiri olan başkasına hediye verme, ikramlarda bulunma gibi davranışları kazanmaya çalışmalıyız. Kardeşlerim Haset Etmek Kıskançlık gibi manevi hastalıklardan uzak durmalığız. Haset Bir kimsenin sahip olduğu mevki, şan, şöhret, mal, mülk gibi özelliklerini çekememek bunlardan rahatsız olmak ve o kişinin elinden bütün bunların gitmesini istemek demektir. Kıskançlık, pek çok kötülüğü beraberinde getiren önemli bir ruh hastalığıdır. Kötü huyların başıdır. İnsanlar arasındaki düşmanlıklar, kibir, kendini beğenme gibi bazı ahlaki rahatsızlıklar kıskançlık ve hasedi doğurmaktadır. Böyle insanlar başkalarının üstünlüklerini kendilerine yediremezler. Kıskançlık duygusu çoğu kez kıskanılan kimseye zarar vermeye kadar gidebilir. Kuranda; وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ "De ki ... Hasetçilerin kıskançlığından Allaha sığınırım.”[7] buyurulmuştur. Peygamberimiz de; إيَّاكُمْ والحسدَ ، فإنَّ الحسدَ يأكُلُ الحسناتِ كَما تَأْكُلُ النًارُ الحطبَ ، أوْ قال العُشْبَ » "Haset etmekten sakının. Zira, ateşin odunu veya otları yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir." [8] buyurmuştur. Başkalarında görülen üstünlükleri kıskançlık duygusuna kapılmadan, takdirle karşılamak gerekmektedir. Bu üstünlüğün kendisinde bulunmasını istemek kıskançlık değil, gıptadır. Gıpta, başkasında gördüğü faziletlere imrenme anlamana gelir; “Mümin gıpta eder, münafık ise kıskançlık” sözü bu ahlaki durumu anlatmaktadır. Başkasında bulunan üstün özelliklere imrenmek ve onlara sahip olma gayreti içine girmek güzel ve desteklenmesi gereken bir davranıştır. Gıpta, bir bakıma insana umut aşılar ve onu tatlı bir yarış içine sokar. Kıskançlık ve haset ahlaklı bir insanda bulunmaması gereken kötü huylardandır. İnsanların güzel ve üstün özelliklerini kıskanmamalıyız. Evde kardeşimizi, okulda arkadaşımızı, işyerinde meslektaşımızı kıskanmamalıyız. Eksiklikler çalışma ve gayretle üstün özelliklere dönüşebilir. Kardeşlerim İslam’ın Sakınılmasını İstediği Davranışlar bir diğeri de 5. Alay Etmek Alay etmek; birini kusuru veya eksiği nedeniyle küçümseyerek sözle veya hareketlerle onu eğlence konusu yapmaktır. Alaycılığın altında genellikle, kendini büyük görmek; karşısındakini küçümsemek tavrı yatar. Alaycılık dinimizce yasaklanmıştır. Çünkü alay etmek güzel ahlaka uymaz. Biriyle alay eden kişi, kendisiyle alay edilmesinden ciddi anlamda rahatsız olur. Kuran'da şöyle beyan olunur يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا لاَ يَسْخَرْ قَومٌ مِنْ قَوْمٍ عَسَى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلاَ نِسَآءٌ مِنْ نِسَآءٍ عَسَى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّ وَلاَ تَلْمِزُوآ اَنْفُسَكُمْ وَلاَ تَنَابَزُوا بِاْلاَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ اْلاِيمَانِ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Ey iman edenler, bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin, alay edilenler belki alay edenlerden daha hayırlıdır ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın. İman ettikten sonra günahlara dalmak ne kadar kötüdür!”[9] Kulaklarının veya yüzünün biçimi nedeniyle birisini alaya alanlar, bu çirkin davranışından vazgeçmelidir. Birinin sakatlığıyla eğlenen kişi şöyle düşünmelidir Benim ileride sakatlanmayacağıma garantim var mı Arkadaş grubu içinde birini küçük düşürmek için planlar yapmak; gizlice işaretleşmek, onun arkasından gülünç hareketler yapmak da alaycılığın bir çeşididir. Allah bir ayette sözle ve bakışla yapılan alaycılıkla ilgili olarak şöyle buyurmuştur وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍ “İnsanların arkasından çekiştirip duran, kaş-göz hareketleriyle onlarla alay edenlere yazıklar olsun!”[10] Alaycılığın zararları İnsanlarla çok alay eden kişi, sonunda kendi saygınlığını yitirir. Bu değişmez bir kuraldır “Gülme komşuna; gelir başına” Alay edilen kişi kendini kötü hisseder. Normalde yapabileceği bir işi yapamaz hale gelir; çekingen olur. Alaycılık arkadaşların arasını bozar. Alay edildiği için topluluk içinde küçük düşen kişi, intikam duygularıyla dolar. Alaya alınan birine gülmek, suça ortak olmak demektir. Böyle bir durumda Benimle alay edilseydi, yine gülebilir miydim acaba diye düşünmek gerekir. Samimi arkadaşlar arasında, aşağılama amacı taşımayan küçük şakalaşmalar, alaycılık olarak değerlendirilmez. Bu çeşit takılmalarda bile karşımızdakini incitmemeye dikkat etmeliyiz. İslam güzellik dinidir. İnsanların birbirine eliyle ve diliyle sıkıntı vermesini istemez. 6. Büyüklenmek Kibir de sakınmamız gereken yasaklar arasındadır. Bir insanın kendisini üstün ve büyük sanıp başkalarını aşağıda görmesi çok kötü bir huydur. İnsanın kendisini beğenmesi ve büyüklük taslaması İslam ahlakına uymaz. İnsanların birbirlerine karşı övünmeleri, başkalarını hor ve hakir görmeleri yanlış bir davranıştır. Tevazu sahipleri kendilerinden aşağı olanlara ve diğer insanlara küçük muamelesi yapmaz. Onları hor ve küçük görmezler. Kur’an da Hz. Lokmanın oğluna yaptığı öğüt şöyle anlatılmıştır; وَلاَ تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلاَ تَمْشِ فِى اْلاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللهَ لاَ يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ “Kibirlenip insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde çalımla yürüme; çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez.”[11] Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur; مَنْ يَتَوَاضَعُ للّهِ سُبْحَانَهُ دَرَجَةً يَرْفَعْهُ اللّهُ بِهِ دَرَجَةً. وَمَنْ يَتَكَبَّرُ عَلَى اللّهِ دَرَجَةً يَضَعْهُ اللّهُ بِهِ دَرَجَةً حَتَّى يَجْعَلَهُ فِي أسْفَلِ السَّافِلِينَ . "Kim Allah Teâla hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder alçak gönüllü olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne aşağıların aşağısına atar."[12] Kendini beğenme kibir ve gururun bir sonucudur. Sahip olduğu nimetlerin Allahtan geldiğini, yine bir gün yok olup gidebileceğini düşünmemektir. Kendini beğenenler, başkalarının aklını, fikir ve düşüncelerini, davranışlarını, hatta giyim ve kuşamlarını beğenmez. Onlara göre kendileri değerli, başkaları değersizdir. Bütün yüksek makamlara onlar layıktır. Kendini beğenmenin şeytanın özelliği olduğunu ve bu yüzden cennetten kovulduğunu unuturlar. Bu kötü huya sahip olan insanların bundan kurtulması için olgun ve erdemli insanlarla beraber olmaları ve kendi kusurlarını ve eksikliklerini görmeye çalışmalıdırlar. Kendi kusurlarını görmeyen insanların olgun bir ahlaka sahip olmaları imkânsızdır. Başkalarını hor görmenin en büyük nedenlerinden birisi kibirdir. Bir insanın diğer insanlara karşı kibirli davranması çok kötüdür. Üstünlüğün mal, servet, soy, evlat ve renkte değil dindarlıkta olabileceğini düşünenlerin kibirlenmesi düşünülemez. Fakat bilgisiz insanlar her zaman ellerindeki nimetleri kibirlenmek için bir neden olarak görürler. Kur’an-ı Kerimde bu konuda şöyle buyrulmuştur; وَلاَ تَمْشِ فِى اْلاَرْضِ مَرَحًا اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ اْلاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme, çünkü sen asla yeri yaramaz ve boyca da dağlara eremezsin”[13] Peygamberimiz de; أَ أخْبِرُكُمْ بِأهْلِ النَّارِ؟ كُلُّ عُتُلٍّ جَوَّاظٍ مُسْتَكْبِرِ “Cehennemlikleri size haber vereyim mi Onlar katı yürekli, malını hayırdan esirgeyen kibirli kimselerdir.”[14] buyurmuştur. Tevazu sahibi olmak müminlerin özelliklerinden ve İslam ahlakının temel kurallarındandır. İnanan insan, daima tevazu sahibi olmalı başkalarını hor görmemelidir. Çünkü sahip olduğu nimetler gelip geçicidir ve insanın başkalarını küçük ,hakir görmesi için herhangi bir neden yoktur. 7. Değerli müminler Kötü Zanda Bulunmaktan da kaçınmak gerek. Kötü zan, biri hakkında önyargılı bir şekilde kötü kanaat beslemek, onunla ilgili olumsuz tahminlerde bulunmaktır. Örneğin; paran kaybolduğunda, bir neden yokken arkadaşının çalmış olduğunu düşünmen, onun hakkında kötü zan beslemiş olmandır. Arkadaşı hakkında kötü zan sahibi olan birinin, ona karşı davranışları olumsuzlaşır; ters davranır; kırıcı olur. Oysa gerçek durum tahmin ettiği olmayabilir. Eğer sandığı gibi değilse, ters davrandığı ve kalp kırdığı için arkadaşının hakkına girmiş olur. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ "Ey inananlar, zannetmekten kaçının, çünkü kimi zanlar günahtır.”[15] Kötü zanda bulunmak dostların ve arkadaşların arasını açar; onları birbirine düşman eder. İnsanların güven duygularını zedeler. İnsanlarda kuşku uyandıracak davranışlardan uzak durmalı, insanlara karşı nedensiz yere olumsuz düşünceler beslememeliyiz. 8. Başkalarının Kusurlarını Araştırmak İnsanların kusurlarını araştırmak kötü bir hastalıktır. Sürekli kusur arayanlar, bir süreden sonra güzellikleri görme yeteneklerini zayıflatır; hiçbir şeyden mutlu olmaz hale gelirler. Her insanın dikkatinin dağıldığı; boş bulunduğu veya zayıf düştüğü zamanlar veya dönemler vardır. Böyle bir zamanda yaptığı bir kusurun insanlar arasında yayılması hiç kimsenin hoşuna gitmez. Kur’an-ı kerimde doğrudan وَلاَ تَجَسَّسُوا وَلاَ يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا “Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin.” [16] emir verilerek, kusur aramak dinimizce yasaklanmıştır. Peygamberimiz kusur aramayı hoş görmez; hatta birinin kusuruna şahit olan bir kimsenin onu gizlemesini isterdi. Peygamberimiz bunu şöyle ifade etmiştir ومن سَتَرَ مُسْلماً سَتَرَهُ اللَّهُ يَومَ الْقِيامَةِ “Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”[17] Yakın arkadaşlar birbirine sırlarını anlatır. Bir kızgınlık anında bize emanet edilen sırları herkese yaymamamız gerekir. Bunu yapan kişi güvenilmez biri olarak kabul edilir 9. Muhterem Kardeşlerim Anne, Baba ve Büyüklere Saygısızlıktan da uzak kalmamız lazım. Anne baba ve büyüklerimiz bizim varlığımızın sebebidir. Onlar bizim en kıymetli varlıklarımızdır. Bizi dünyaya getiren, besleyip büyüten anne ve babamızdır. Anne ve babamızın, üzerimizde sayılamayacak kadar çok hakları vardır. Dinimizde Allaha kulluktan sonra en önemli görevlerin başında anne ve babaya saygı göstermek ve onlara iyilik etmek gelmektedir. Kur’an-ı Kerimde İsra Suresinin 23. ve 24. ayetlerinde Allah şöyle demektedir وَقَضَى رَبُّكَ اَلاَّ تَعْبُدُوا اِلاَّ اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِى صَغِيرًا "Rabbiniz sadece kendisine kulluk etmenizi, anne ve babanıza iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme. Onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerine kanat ger ve Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et diyerek dua et." [18] Sevgili Peygamberimiz de bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır. رَغِمَ أنفُهُ رغمَ أنفُهُ رغمَ أنفُهُ، قيلَ مَنْ يَا رَسُولُ اللّهِ ؟ قال مَنْ أدركَ والدِيهِ عندَ الكِبرِ أو أحَدَهُمَا ثمّ لم يدخلْ الجنّةَ "Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün" dedi. "Kimin burnu sürtülsün ey Allah'ın Resulü?" diye sorulunca şu açıklamada bulundu "Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin."[19] Bir başka hadisi şerifte ise رِضى الربِّ في رِضى الْوَالِدِ، وسخطُ الربِّ في سخطِ الوَالِدِ "Allah'ın rızası babanın rızasından geçer. Allah'ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden geçer."[20] Anne ve babaya saygı konusunda neler yapmalıyız Anne babamıza daima iyi davranmalıyız. Onları incitecek, üzecek söz ve davranışlardan kaçınmalıyız. Onlara karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıyız. Onların deneyimlerinden yararlanmalı, onlara her konuda danışmalıyız. Çocuklarına helâl rızık yedirmek için gece gündüz çalışan anne ve babamıza karşı saygısızlıkta bulunmamalıyız. Her anne ve baba, çocuklarının iyi ahlaklı, saygılı ve başarılı olmalarını ister. Bu yüzden onlara karşı saygıda kusur etmemeliyiz. Büyüklere Saygı Aile büyüklerimize karşı gösterdiğimiz sevgi ve saygıyı diğer büyüklerimize de göstermeliyiz. Büyüklerimiz, yılların birikimi ile birçok bilgi ve tecrübeye sahiptirler. Onların öğütlerine önem verip, bilgilerine saygı göstermeliyiz. Dinî bayramlarda ziyaretlerine gidip, onların hayır dualarını almalıyız. Hasta olduklarında ziyaret etmeli geçmiş olsun dileklerimizi iletmeliyiz. Otobüs, tren, vapur gibi toplu ulaşım araçlarında onlara yer vermeli, cadde geçişlerinde onlara yardımcı olmalıyız. Sevgili Peygamberimiz لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوقِّرْ كَبِيرَنَا "Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine de saygı göstermeyen bizden değildir."[21] buyurmuştur. Muhterem kardeşlerim Kötü Davranışlar Karşısında Duyarsız Kalmayalım Allah, bizi şeytanın düşmanlığına, hile ve aldatmacalarına karşı uyarmıştır; Çünkü اِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا اِنَّمَا يَدْعُوا حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ اَصْحَابِ السَّعِيرِ “Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman tanıyın. O kendi taraftarlarını, ancak cehennemliklerden olmaya çağırır..” [22] يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلاَّ غُرُورًا “Şeytan onlara vadeder. Onları olmayacak kuruntulara düşürür. Şeytanın kendilerine vadettiği şeyler ise aldatmacadan başka bir şey değildir.” [23] Şeytanın insanları kendi yoluna çağırması sonucu insanlar birbirlerini aldatmamalı, birbirlerinin ayıplarını araştırmamalı, cimrilikten uzak durmalı, fitne ve fesada sebep olmamalı, gıybet ve dedikodu yapmamalı, haksızlık, hased ve kıskançlıktan uzak durmalı, iftira ve yalandan sakınmalı, kibirlenmemeli ve kendini beğenmemeli, kin ve intikamcı olmamalı, iki yüzlülük yapmamalı, gösteriş içerisinde bulunmamalı, zina ve zulümden uzak durmalı, adam öldürmemeli kısaca kötülük adına ne varsa hepsinden uzak durmalı ve ahlakını güzelleştirmeye çalışmalıdır. Doğrunun yanında yer almalı, edepli ve hayalı olmalı, iyilik, şefkat ve merhamet duyguları içerisinde olmalı, nefsinin arzu ve isteklerine dur demesini bilmeli, günah işlediği zaman tövbe etmeli ve kovulmuş olan şeytanın kötülüğünden Allaha sığınmalıdır. Allah her insanı kendi yaptıklarından sorumlu tutmuştur; bununla birlikte hepimiz toplumlar halinde yaşadığımız için, birimizin yaptığı bir iş veya davranış diğer insanları etkilemektedir. Yanlış ve sakıncalı iş ve davranışlar, toplum tarafından tepki görmediğinde yaygınlaşır, ileri aşamada herkesi tehdit eder hale gelir. Toplumda yalnız kötülerinizin başına gelmeyip herkesi etkileyecek olan beladan korkun Kur’an-ın Müslümanlara yüklediği sorumluluklardan biri de iyiliği yaygınlaştırmaya; kötülüğü engellemeye çalışmaktır Bu nedenle Yüce Allah şöyle buyurmuştur يُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَالْيَوْمِ اْلاَخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِى الْخَيْرَاتِ وَاُولَئِكَ مِنَ الصَّالِحِينَ “Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, doğru olanı emreder, eğri olandan alıkoyarlar ve hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar. İşte bunlar dürüst ve erdemli Allah’la barışık düzgün hayat yaşayan kimselerdendir.."[24] Unutmayalım İyilikler ilgiyle büyür, yaygınlaşır; İlgisizlikten yalnızca kötülük azgınlaşır. Not Bu vaaz Ali Kuzudişli ve Dr. Mustafa Akman’ın yazılarından istifade edilerek hazırlanmıştır. Kadir HATİPOĞLU [1] Ahzab 33/70 [2] Hac 22/30 [3] Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 80; Tirmizi, Birr 46; İbni Mâce, Mukaddime 7; Duâ 5 [4] Hucurat 49/12 [5] Nisa 4/112 [6] Mümtehine 60/12 [7] Felak113/ 5 [8] Ebû Dâvûd, Edeb 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22 [9] Hucurat Suresi, 49/11 [10] Hümeze Suresi, 104/1 [11] Lokman 31/18 [12] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları 17/581. [13] İsra 17/37 [14] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları 14/457-458. [15] Hucurat 49/12 [16] Hucurat 49/12 [17] Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58. Ayırca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 38; [18] İsra Suresi17/ 23. ve 24 [19] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları 2/483. [20] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları 2/484 [21] Tirmizî, Birr 15, 1920; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları 10/157. [22] Fatır35/ 6 [23] Nisa 4/120 [24] Al-i İmran 3/114
Yalan söyleme çocuk yada yetişkin olsun her insanda görülen bir davranıştır. Toronto Üniversitesi Çocuk Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kang Lee'nin yapmış olduğu araştırmaya göre okul öncesinde çocuğun yalan söylemesi Onun için yeni bir gelişimsel dönüm noktasıdır. Bu değişim, bilişsel olup çocuğun bilgi düzenleme biçimindeki değişiklikleri ifade eder. Bu normal bir gelişim adımıdır ve çocuğun patolojik bir yalancı olacağı konusunda endişelenmeye gerek yoktur. 4-17 yaş arasında yaygın olan yalanın 17 yaşından sonra öncesi önemde başlayan yalanların devam etmesi ebeveynlerin göstermiş oldukları tepkilerle ilintilidir. Çocuklar başlarına gelebilecek cezayı önlemek yada öfkelenen anne babanın gazabından kurtulmak için kendilerini yalan söylemek zorunda hissedebilirler. Doğruyu söylemesine rağmen aşağılanan, cezalandırılan çocuğun dürüst olmasını beklemek de pek gerçekçi değildir. Çocuğa karşı yalan söylemeye teşvik edici davranışlar içinde olmak yerine onların dürüst olmalarına yardımcı sıralan 10 öneri çocuğunuzun yalan söylemekten ziyade dürüst bir davranış sergilemesini teşvik edebilir1- Sakin ve Sabırlı olunÇocuğunuz bir hata yaptığında öncelikle ona karşı nasıl bir tepki verdiğinizi düşünün. Eğer gereğinden fazla kızıyor ve bağırıyorsanız bu tepkileriniz çocuğunuzun normal zamanda benzer tepkiler vereceğiniz endişesi nedeniyle yalan söylemek zorunda kalacaklardır. Aşırı ve sert tepkiler yerine sakn bir ses tonu kullanmayı deneyin evet zor alabilir ama imkansız değil Çocuğu yaptığı hata karşısında suçlamak yerine tepkinizi yapmış olduğu davranışa yönlendirirn ve beraber çözüm yolları Cevabını Bildiğiniz Sorular SormayınÇocuğunuzun odasının dağınık olduğunu gördüğünüz halde odasını toplayıp toplamadığını sormanyınız. Zaten cevabını bildiğiniz soruları sormak hiç bir fayda sağlamaz. Bu sadece çocuklara yalan söyleme fırsatı verir. Bunun yerine Odanı toplamak için planların neler? yada üstü başı kit içinde olan çocuğunuza "Elbiselerini temizlemek için neler yapabiliriz? diye sorabilirsiniz. Bu tutumunuz hem çocuğunuzla çatışma yaşama ihtimalinizi düşüreceği gibi beraber hareket edip çözüm üretmenizi Önyargılı OlmayınÇocuğunuzun yalanını yakalamak için imalı sorular sormanız, ona inanmadığınızı hissettirmeniz hatta suçlamanız işleri daha kötüye götürür. Bunu yerine çocuğunuzun anlattığı şeyleri biraz daha anlatabilir misin? diyerek önyargısız bir şekilde dinlemelisiniz. Aklınıza yatmayan noktaları da yargılayıcı bir üslup kullanmadan bu konuyua yanlış hatırlıyor olabilir misin? İstersen biraz daha düşün. diyerek çocuğunuzun doğru ve gerçekleri dürüstçe anlaasına fırsat vermiş Dürüstlüğünü Tebrik EdinÇocuğunuz bir hatasını siz edürüstçe gelip söylediğinde Matemetik sınavından düşük not aldım bu sizi öfkelendirse bile Onu sergiliemiş olduğu dürüst yaklaşımdan dolayı tebrik ediniz. Sonra da ortaya çıkan sorunun çözümü için nerler yapabileceğinizi değerlendiriniz. çocuğunuzun dürüstlüğünün takdir edilmesi bu tutumunun pekişerek devam etmesini Hatalarından Ders Çıkarmasına Fırsat Verin"Hatalar, doğru yola götüren çıkmaz sokaklardır." Çocukların yapmış oldukları hatalar karşınında ne kadar sakin olursanız , çocuklarınızın haaları üzerinde düşünme ve ders çıkarmaları o kadar artar. Unutmayın bir bakış bile çoğu zaman sergilenen sert tepkilerden daha etkilidir. Çocuğa yaptığı her hata karşısında bağırmanız, cezalandırmanız davranışın sönmesini bir yana bırakın daha da artmasına sebep olacaktır. Hatta çocuğunuz size içten içe öfke duyup, sizi kızdırmak için çaba gösterecektir. Bu nedenle sakin bir şekilde konuşmanız oldukça önemlidir. Çocuğunuza " Sana yeni bir fırsat verilseydi hatanı düzeltmek için neler yapardın? " gibi bir soru sormak beyin fırtınası yapmanıza ve çocuğunuzun yalan söylemekten ziyade dürüst olmasına yardımcı GösterinÇocuğunuza Onu koşulsuz olarak sevdiğinizi söyleyin ve fırsat buldukça bunu gösteriniz. Yaptığı hatalar nedeniyle ondan nefret ettiğinizi düşünmesine neden olmamaya özen gösteriniz. Çocuklar onları koşulsuz bir şekilde sevdiğinizden emin olurlarsa, kendilerini sizden birşeyler saklamak, yalan söymek zorunda hissetmezler. Size karşı daha açık İyi Örnek OlunBir ebeveyn olarak siz yalan söylerseniz, çocuklarınızın doğru söylemesini beklmeniz abesle iştigal etmek olur. Çocuklarınızın sizi gözlemlediğini unutmayın ve onlara güzel örenek olmak için çaba Sıkıştırmayın/ SuçlamayınÇocuklarınızı köşeye sıkıştırmak için bir sorgu memuru gibi davranmaktan kaçının. Ne yaptın? Neredeydin? Bana Yalan Söylemeyi Kes? Beni Kandıramazsın? gibi sorgulayıcı ve suçlayıcı ifadeler kullanmanız çocuğunuzu yalan söylemeye teşvik etmekten başka bir işe Çocuğunuza GüveninÇocuğunuzun açıklarını aramak, her söylediği sözün yalan olabileceğini ima etmeniz O'na güvenmediğinizi gösterecektir. Bu tutumunuz, çocuğunuzun kendisine güvenmediğinizi düşünmenize neden olur. "Ben doğru söylesem bile inanmazlar ki? " diye düşünen çocuk malesef gün geçtikçe yalan söylemeyi alışkanlık haline Çocuğunuzu Afişe Etmeyin/EtiketlemeyinÇocuğunuz yalan söylediğinde bu hatasını eşe dosta, konu komşuya, gördüğünüz herkese anlatmayınız. Çocuğum yalan söylüyor, nasıl bu hale geldi? Kime çekti bilmem ? gibi yakınmalarınız çocuğunuzu rencide edecek ve toplum içinde küçük düşürecektir. Çocuğunuzun yalanı bırakmasını sağlamak için yapmış olduğunuz bu yöntem hiç bir işe yanlış davranışlarını düzeltmenin ana yöntemlerinden biri olumlu davranışa vurgu yapmaktır. Yalan söylediği anları gündeme getirmek yerine doğru söylediği ve dürüst davrandığı anları gündeme getirmek ve takdir etmek yerinde bir tutum ATİLAKlinik Psikolog
KUL HAKKI Sayfalar Ana Sayfa KUL HAKKI NEDİR? ÇEŞİTLERİ NELERDİR? KUL HAKKI İLE İLGİLİ AYETLER KUL HAKKI İLE İLGİLİ HADİSLER ÜZERİNDE KUL HAKKI OLAN NE YAPMALI ? ÇOCUKLARIMIZA KUL HAKKI VE İNSANLARI SEVMEMİZE DAİR ÖRNEK OLACAK FİLMLER KUL HAKKINA DAİR ÇANAKKALE SAVAŞINDA YAŞANMIŞ BİR HİKAYE PEYGAMBER EFENDİMİZ KUL HAKKINA NE KADAR ÖNEM VERİRDİ? ÇOCUKLAR İÇİN DİNİ İÇERİKLİ OYUNLAR FOTOĞRAFLAR KUL HAKKINA SEBEP OLAN BAZI DAVRANIŞLAR GÜNÜMÜZDE İŞLENEN EN YAYGIN KUL HAKLARI NELERDİR ? KUL HAKKINA DAİR GÜNCEL BİR YAZI Bu Blogda Ara KUL HAKKINA SEBEP OLAN BAZI DAVRANIŞLAR Kul hakkına sebep olan pek çok davranış vardır Bunlardan bazı örnekler şunlardır İnsan öldürmek Yalan söylemek ve hile yapmak Gıybet ve iftira etmek Hırsızlık yapmak Rüşvet alıp - vermek Haset etmek Bir kimsenin namus ve şerefine sataşmak Başkalarıyla alay etmek, ad takmak, onları küçük görmek, sövmek veya kötü söz söylemek Kötü zanda bulunmak Başkalarının özel hayatlarını araştırmak Birisine sövmek veya kötü söz söylemek Birisini dövmek ya da yaralamak Arkadaşının sırrını açıklamak Başkasının çocuğunu ücretsiz çalıştırmak Verdiği sözde durmayarak birisini bekletmek Borcunu zamanında ödememek Birisine istemediği bir sözü söylemek, yani sözle rahatsız etmek Birisine istemediği davranışı yapmak, yani onu rahatsız etmek Hiç yorum yok Yorum Gönder Ana Sayfa Kaydol Kayıtlar Atom
Sevap ve günah olan davranışlara üçer örnek veriniz. sorusunun cevabını kısaca yazdık. Dinimiz İslam’da iyi davranışlarda bulunmak sevep kazandırırken, kötü davranışlar güneh kazandırır. Sevap ve günahlara örnek üçer davranış örnekleri DAVRANIŞLARA ÜÇ ÖRNEK1. Namaz kılmak 2. Oruç tutmak 3. Kur’an okumak 4. Çalışmak 5. Muhtaç birine yardım etmek 6. Hayvanlara iyi davranmak 7. Kimsesizleri gözetmekGÜNAH OLAN DAVRANIŞLARA ÜÇ ÖRNEK1. Yalan söylemek 2. Anne ve babaya saygısızlık etmek, 3. İftira atmak, 4. Dedikodu yapmak, 5. İçki içmek, 6. Kumar oynamak, 7. Hırsızlık yapmakİLAVE BİLGİ NOTUSevap; kişinin iman, ibadet, ahlak ve tüm güzel davranışlarının karşılığı olarak Yüce Allah tarafından kendisine verilen ödüle denir.
yalan söylemek ve hırsızlık yapmak